KISALTMALAR 2
ÖZET 3
ABSTRACT 4
BİRİNCİ BÖLÜM 8
TIBBİ MÜDAHALE HATASI (MALPRAKTİS) KAVRAMI VE TÜRLERİ 8
I. TIBBİ MÜDAHALE HATASI (MALPRAKTİS) TANIMI 8
II. TIBBİ MÜDAHALE HATASI TÜRLERİ 10
A. Teşhis Hatası 10
B. Tedavi Hatası 11
C. Tedavi Sonrası Yükümlülüklerin İhlali 11
D. Organizasyon Kusuru 12
E. Üstlenme Kusurundan Doğan Hata 13
İKİNCİ BÖLÜM 14
HEKİMİN MALPRAKTİSTEN DOĞAN HUKUKİ SORUMLULUĞU 14
I. GENEL OLARAK HUKUKİ SORUMLULUK 14
II. HEKİMİN HAKSIZ FİİL SORUMLULUĞU 15
III. HEKİMİN AKDİ SORUMLULUĞU 16
IV. HEKİMİN TIBBİ SORUMLULUĞUNUN KALDIRILMASINA İLİŞKİN ÖZEL
DURUMLAR 18
A. Sorumsuzluk Anlaşması 18
B. Hastanın Rızası 19
C. Zorunluluk Durumu 20
D. Hekimin Kusursuz Sorumluluğu 21
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM 23
HEKİMİN SORUMLULUĞUNUN ÖZEL HUKUKTAKİ SONUÇLARI 23
I. MADDİ TAZMİNAT 23
II. MANEVİ TAZMİNAT 24
III. ZAMANAŞIMI 25
KAYNAKÇA 28
2
KISALTMALAR
ANKEM : Antibiyotik ve Kemoterapi Derneği
BK : Borçlar Kanunu
Bkz. : Bakınız
EBK : Eski Borçlar Kanunu
HD : Hukuk Dairesi
HHY : Hasta Hakları Yönetmeliği
M. : Madde
MK : Medeni Kanun
S. : Sayfa
TTB : Türk Tabipleri Birliği
Vd. : Ve devamı
WMA : World Medical Association
YBK : Yeni Borçlar Kanunu
3
ÖZET
Çalışmamızda, hekimlerin hastaya hatalı tıbbi müdahale veya uygulamaları
(Malpraktis) sonucu doğan hukuki sorumlukları irdelenmektedir. Çalışmamız
çerçevesinde tıbbi müdahale kavramı, hukuka uygun tıbbi müdahale ve unsurları,
tıbbi müdahalelerde hatalar, dünyadaki farklı ülkelerde meydana gelen tıbbi
müdahale veya uygulama hatalarındaki farklı uygulamalar ve nihayet tıbbi hata
sonucunda doğan hukuki sorumluluk ve yargı yolu değerlendirilecektir.
Tıbbi uygulama veya müdahalede hatalar; özel, ceza ve idare hukuku
alanlarında farklı sonuçlar doğurabilmektedir. Dolayısıyla bu tür hatalardan
kaynaklanan sorumluluk durumlarında açılacak olan davalar ve unsurları
değişebilmektedir. Belirtmek gerekir ki idare ve ceza hukuku alanına giren tıbbi
hataya ilişkin sorumluluk ve bu sorumluluktan doğan davalar çalışmamızın
kapsamına girmemektedir. Bu çalışma; tıbbi hatadan doğan sorumluluğun meydana
getirdiği özel hukuka ilişkin talepleri ve sonuçları inceleyecektir.
Son olarak ise tıbbi hataya ilişkin davalarda karşımıza sık sık çıkabilen ve ciddi
hukuki sorunlara sebebiyet verebilen komplikasyon, izin verilen risk alanının
belirlenmesi ve hekimin özen borcu gibi birtakım özellikli durumlar ele alınacaktır.
Anahtar Kelimeler: Tıbbi Müdahale, Hata, Sorumluluk, Komplikasyon.
4
ABSTRACT
In our study, physicians, patients or faulty medical intervention practices
(Malpractice) arising from legal responsibilities are discussed. Our study within the
framework of medical intervention concept, lawful medical intervention and its
components, medical intervention mistakes, the resulting medical intervention or
malpractice in the different applications and different countries, and finally medical
faults arise from such liability and legal remedies will be evaluated.
Errors in medical practice or intervention; private, criminal and administrative
law areas may produce different results. Therefore, these type of cases, which will be
opened in case of liability arising from errors and elements that can be changed. It
should be noted that administrative and criminal responsibility for entering the field
of medical errors and lawsuits arising from these responsibilities are beyond the
scope of our study. This study; responsibility arising from medical error has caused
the demand for private law and will examine the results.
Finally, in cases concerning medical errors that can be encountered frequently
and complications that may give rise to serious legal problems and allowed the
determination of risk areas such as the doctor’s painstaking obligation of some
special cases will be discussed.
Keyword: Medical Intervention, Fault, Responsibility, Complication.
5
GİRİŞ
Hekimler yaptıkları meslek itibarıyla oldukça hayati, önemli ancak hem hasta
hem de kendi mesleki sorumlukları açısından bir o kadar da riskli bir mesleği icra
etmektedirler. Mesleklerinin onlara getirdiği yükümlülükler ile hastanın vücut
bütünlüğüne müdahalede bulunma hali ile bazı acil durumlarda karşı karşıya
kalabilmektedirler. Bu gibi hallerde doktorun mesleğini icra ederken onun mesleğin
gerektirdiği tüm bilgi ve beceriye sahip olup, bunu azami ölçüde kullanması
gerekmekte yani en üst düzeyde özen göstermesi gerekmekte 1 ve aynı zamanda
ortaya çıkması muhtemel riskler hakkında da bilgi sahibi olması beklenmektedir. Bu
halde ise hastanın hekime başvurduğu ilk andan itibaren hekimin mesleki etik
ilkelere ve ulusal ile uluslararası hukuki düzenlemelerde yer alan kurallara uygun
davranması gerekmektedir.
Belirtmek gerekir ki küresel ölçekte de alınan tüm önlemlere rağmen hekimler
veya sağlık personelleri ( hatta buna psikiyatrları da dâhil edebiliriz ) hatalı tıbbi
müdahale veya uygulama hatalarında bulunabilmektedir. Bu durumun sebebi olarak
hatalı tıbbi müdahale veya uygulamalarının ( medical malpractice ) çok farklı ve
çeşitli şekillerde meydana gelmesinin bu tür durumlara karşı önceden önlem
alınmasını zorlaştırmasıdır 2 .
Günümüz hukukunda meslek icra eden gruplar için ayrı ve özel hükümler
getirilmemektedir. Bu açıdan bakıldığında da sorumluluk kusura dayalıdır ve genel
bir sorumluluktur 3 . Buna bağlı olarak da hekimin sorumluluğunda ancak kusurlu
olduğu uygulama hatalarında ortaya çıkmaktadır. Tabii ki bu sorumluluk; tıbbi
müdahale sonucu komplikasyon 4 /istenmeyen hal olan durumlarda, hastanın
bilgilendirilmiş ve onayının alınmış olması şartıyla, ortaya çıkmamaktadır 5 . Ancak şu
da belirtilmelidir ki Yüksek yargının bazı kararlarında yapılan yorum sorumluluğu
1 Savaş, H., Yargıya Yansıyan Tıbbi Müdahale Hataları, Genişletilmiş 3. Baskı, Seçkin Yayıncılık,
Ankara, 2013, s. 292.
2 Griffin, S., 10 Horrible Cases Of Medical Malpractice, Listverse ( Health ), 29.05.2013:
http://listverse.com/2013/05/29/10-horrible-cases-of-medical-malpractice/ Erişim: 04.05.2014.
3 Hakeri, H., Tıp Hukuku El Kitabı, 6. Baskı, Seçkin Yayıncılık, İstanbul, 2013, s. 246.
4 Komplikasyonun ayrıntılı tanımı için bkz.: Savaş, s. 294.
5 Hakeri, s. 246.
6
bir kusursuz sorumluluk seviyesinde genişlettiği görülmektedir. Yargıtay 13. Hukuk
Dairesinin verdiği bir kararda; “sorumlu tutulabilmesi için hekimin kusurunun gerekli
olmadığı” belirtilmişti. Bu durum hem komplikasyon kavramını göz ardı etmekte
hem de hekimleri defansif tıbba yönlendirdiği için yerinde olmadığı belirtilmektedir 6
Hekimin hastaya hatalı bir şekilde tıbbi müdahalede bulunması sorumluluk
açısından sadece hukuki değil aynı zamanda cezai sorumluluğu da gündeme getirir 7 .
Belirtmek gerekir ki çalışmamız kapsamına hekimin cezai sorumluluğu
girmemektedir. Çalışmamız hekimin tıbbi müdahale hatası, bu hatadan doğan
sorumluluğu ve bu sorumluluk neticesinde gidilebilecek özel hukuk kapsamındaki
tazminat davaları ele alınacaktır.
Yukarıda ifade edilen sorumluluğa dayanarak açılacak davanın hukuki
gerekçesi; tıbbi müdahalenin hatalı olmasının hastanın vücut bütünlüğünü ihlal
etmesi sonucunu doğurması sebebiyle bir haksız fiil veya taraflar arasında ( hasta ile
hastane veya doktor ) bir sözleşme ilişkisinden doğan borca aykırılık ya da gereği
gibi ifa edilmemesinden kaynaklanabilmektedir 8 . Buradaki sözleşme ilişkisinin;
Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin de verdiği karara 9 paralel şekilde vekâlet sözleşmesi
niteliğinde olduğu büyük bir çoğunluk tarafından kabul edilmektedir 10 . Ancak
belirtmek gerekir ki İstisna, Hizmet ve Kendine Özgü ( sui generis ) bir sözleşme
niteliğinde olduğunu savunan görüşler de mevcuttur 11 Ayrıca acil müdahale
gerektiren durumlarda karşı taraf ile bir sözleşme kurulmasının açıkça mümkün
olmaması sebebiyle, vekâletsiz iş görme hükümlerinin de uygulanabileceği
belirtilmektedir 12 .
6 Hakeri, s. 256.
7 Ateş, T., Hekimlerin Hukuki ve Cezai Sorumlulukları, 3. Baskı, Nobel Matbaacılık, İstanbul,
2012, s. 116-257.
8 Deryal, Y., Sağlık Hukuku Problemleri, Birinci Baskı, Seçkin Yayıncılık, 2012, s. 387-388.
9 2002/13959 esas ve 2003/2380 karar numaralı 06.03.2003 tarihli Yargıtay 13. Hukuk Dairesi’nin
vermiş olduğu “doktorun vekalet sözleşmesi kapsamındaki sorumluluğu” yönünde ilgili BK
hükümlerine yapılan atıf için bkz.:
www.istanbulbarosu.org.tr/yayinlar/BaroDergileri/…/ibd200623yhd13.p…/ Erişim: 05.05.2014,
s. 1-14.
10 Deryal, s. 388.
11 Ateş, s. 21-28, 31.
12 Savaş, s. 226; Ateş, 28.
7
Son olarak ise Türk hukuku açısından gelecekte, Malpraktis’e ilişkin bir kanun
ihtiyacı olduğu ifade edilmektedir 13 . Aslında 2000 yılında Sağlık Bakanlığı
Malpraktis’e ilişkin kanun tasarısını 2002 yılında tamamlayıp, Bakanlar Kurulunda
imzaya açılması sağlanmış ve meclis gündemine getirilmişti 14 . Daha sonrasında ise
bu tasarının tam adı; “Tıbbi Hizmetlerin Kötü Uygulanmasından Doğan Sorumluluk
Kanunu Tasarısı” olmuştu. Ancak günümüze kadar, özellikle çeşitli nedenlerden
dolayı Türk Tabipleri Birliği ( TTB ) tarafından aldığı yoğun eleştiriler neticesinde 15
tasarıdan öteye geçememiştir. Türk hukuk sisteminde bu hususun kanunlaşması
gelecekte kaçınılmaz gibi görünmektedir.
13 Deryal, s. 437.
14 Deryal, s. 437.
15 Deryal, s. 437; TTB’nin ABD, İngiltere, Fransa, İsveç gibi ülkeler ile karşılaştırmalı olarak
verdiği ve malpraktise ilişkin yapılacak kanuna yönelik temel yaklaşımları içeren önerileri için
bkz.: “Tıbbi Uygulama Hatalarına Yönelik Yapılacak Düzenlemede Bulunması Gereken
Temel Yaklaşımlar” [ Elektronik Sürüm ], Türk Tabipleri Birliği, 2009:
http://www.ttb.org.tr/index.php/Yazismalar/053-2009-1396.html/ Erişim: 05.05.2014.
8
BİRİNCİ BÖLÜM
TIBBİ MÜDAHALE HATASI (MALPRAKTİS) KAVRAMI VE TÜRLERİ
I. TIBBİ MÜDAHALE HATASI (MALPRAKTİS) TANIMI
Tıbbi hata ya da müdahale/uygulama hatasına ilişkin farklı ancak paralel olan
tanımlamalara hem uluslararası hem iç hukuktaki çeşitli düzenlemelerde
karşılaşabilmekteyiz.
Dünya Tabipler Birliği’nin ( The World Medical Association – WMA ) 1992
yılında 44. genel kurulunda “Tıpta Yanlış Uygulama” konulu bildirisinde hatalı tıbbi
müdahale ve oluşan zarar; doktorun tedavi esnasında gerekli olan standart
uygulamayı yapmaması, beceri açısından yetersiz kalması veya hastayı tedavi
etmemesi ile ortaya çıkan zarar 16 şeklinde tanımlanmıştır. Ayrıca belirtmek gerekir ki
burada komplikasyon/ istenmeyen sonucun ( untoward result ) ve hatalı tıbbi
müdahalenin de ayrımı yapılmış komplikasyon durumlarında doktorun sorumlu
tutulamayacağı belirtilmiştir 17 .
Türk iç hukukunda ise yapılması gereken tıbbi müdahalenin çerçevesini çizen
1998 tarihli Hasta Hakları Yönetmeliği ( HHY ) bulunmaktadır. Tabii ki burada daha
önce ifade ettiğimiz Kanun Tasarısının halen beklediğini belirtmek gerekmektedir.
Açıkçası malpraktise ilişkin kanun seviyesinde bir düzenlemeye ihtiyaç vardır çünkü
hiyerarşik anlamda zaten hasta haklarının bir “yönetmelik” ile düzenlenmesi son
derece olağandışı iken 18 hastaların vücut bütünlüğü, mahremiyetinin tıbbi müdahale
hatalarından zarar gördüğü durumlarda kanun düzeyindeki bir güvencenin
eksikliğinin hissedildiği çok açıktır.
16 Günday, R., Tıbbi Müdahale ve Tedavide Malpraktisten Doğan Hukuki Sorumluluk,
Birinci Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2012, s. 29.
17 İngilizce metin için bkz.: World Medical Association Statement on Medical Malpractice:
http://www.wma.net/en/30publications/10policies/20archives/m2/ Erişim: 05.05.2014;
Uluslararası ölçekte tıbbi konsültasyon verenlerin yaptığı benzer yöndeki tanımlar için bkz.:
“Medical Malpractice: An Overview” [ Elektronik Sürüm ], National Medical Consultants:
http://www.nationalmedicalconsultants.com/MedOverview.aspx/ Erişim: 03.05.2014.
18 Gülan, A., “Tıp Hukuku Açısından Hasta ve Hekim Hakları”, ANKEM Dergisi, Cilt 20,
Sayı Ek 2, İstanbul, 2006, s. 16-17.
9
Türk hukukunda malpraktis ( medikal veya tıbbi malpraktis ) kavramının açık
bir şekilde tanımını TTB Hekimlik Meslek Etiği Kuralları madde 13’te görmekteyiz 19
. Bu maddeye göre: “Bilgisizlik, deneyimsizlik ya da ilgisizlik nedeni ile bir hastanın
zarar görmesi “hekimliğin kötü uygulanması” anlamına gelir” 20 . Burada madde
başlığı her ne kadar “hekimliğin kötü uygulanması” olsa da tıbbi hata kavramının da
ikame olarak kullanılması bir sorun yaratmayacaktır çünkü her iki kavram da tedavi
hatası, teşhis hatası, üstlenme hatası veya organizasyon hatası gibi farklı alt türleri
kapsamaktadır 21 .
Farklı görüşlere göre yukarıda bahsettiğimiz ayrım ve gruplandırmalar
değişebilmektedir. Örnek olarak tıbbi hatalar; tanı hataları, tedavi hataları, profilaksi
( koruma ) hataları ve diğer tıbbi hatalar şeklinde gruplanabilmekte 22 bu gruplamanın
farklı bir versiyonunda ise tıbbi hatalar kaynakları yönünden; insan, teçhizat ve
sistem/organizasyon kaynaklı olarak alt gruplara ayrılabileceği belirtilmektedir 23 .
Şeklen faydalı olsa dahi içerik anlamında kötü uygulama ve tıbbi hata kavramlarının
aynı olduğu durumu değişmemektedir.
Nihayet uygulama hatasından; “tıp biliminin standardına ve tecrübelerine göre
gerekli olan özenin bulunmadığı bu nedenle de olaya uygun gözükmeyen her türlü
hekim müdahalesi” 24 anlaşılmaktadır. Burada uygulama hatasının zaman olarak
kapsamından hekimin tıbbi müdahale öncesi, anı ve sonrası dönemi ya da başka bir
deyişle tüm zamansal aşamaları kapsadığı söylenebilir 25 .
19 Hakeri, s. 255; Kök, N. A., M. Güler, S. Çalangu, “Hekimlikte Malpraktis”, ANKEM Dergisi,
Cilt: 17, No: 4, 2003, s. 345.
20 İlgili kurallar için bkz.:
http://www.ttb.org.tr/mevzuat/index.php?option=com_content&task=view&id=65&Itemid=31/
Erişim: 05.05.2014; Ayrıca tıbbi malpraktis kavramı ile ilgili daha ayrıntılı bilgi için bkz.:
http://www.avrupahukuk.com/malpraktis-yanlis-tedavi-ve-hekimin-sorumlulugu-davalari/ Erişim:
05.05.2014.
21 Hakeri, s. 255.
22 Savaş, s. 47.
23 Savaş, s. 48.
24 Hakeri, s. 255.
25 Hakeri, s. 255.
10
II. TIBBİ MÜDAHALE HATASI TÜRLERİ
A. Teşhis Hatası
Hekimin teşhis koymaya ilişkin yükümlülüğünü nasıl yerine getireceğine
ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak hekimin teşhis için gereken tüm tıbbi
müdahaleleri yapması, gerekli araştırmayı yapıp, elde edilen sonuçları da doğru
tanıyı koyabilmek için tıp biliminin gereklerine uygun olarak ve doğru bir şekilde
yorumlaması gerektiği kabul edilmektedir 26 . İşte bu sayılan noktalarda yapılan hatalar
“teşhis hataları” kapsamına girmektedir. Farklı bazı değerlendirmelerde “İnsan
Kaynaklı Hatalar” başlığı altında hekimin yargı hataları altında tedavi ve teşhis
hataları bir arada tutulabildiği de görülmektedir 27 .
Belirtmek gerekir ki her teşhis hatası durumunda hemen hekimin tıbbi hatası
olduğu noktasına gitmek mümkün değildir. Burada önemli olan; hekimin bulguları
yanlış yorumlaması, ancak temel bir hatanın varlığının ( açıkça bir hastalık
belirtisinin gözlemlenebiliyor oluşu ya da teşhiste temel nitelikteki kontrol
uygulamalarının yapılmadığı durumlarda ) olduğu durumlarda, hekimin özen
yükümlülüğünü ağır ihmali olarak değerlendirilebildiğidir 28 .
Bu tür hatalar hekimin tecrübesizliği, dikkatsizliği ya da hekim tarafından
tıbben ve hukuken savunulamayacak derecede tıp bilimi verilerine aykırı bir yorum
yapılmaktaysa veya temel veriler araştırılmamakta ya da teşhisi doğrulamak için
yapılması gereken müdahalelerin ihmal edildiği hallerde 29 ortaya çıkmaktadır.
B. Tedavi Hatası
26 Hakeri, s. 259.
27 Savaş, s. 49
28 Hakeri, s. 261; Savaş, s. 48-49.
29 Hakeri, s. 261.
11
Tedavi hatası aslında, daha önce de değindiğimiz üzere, “insan kaynaklı
hatalar” başlığı altında teşhis hatası ile birlikte değerlendirilebilmektedir ancak tıbbi
uygulama olarak farklı bir eylemdir.
Tedavi hatasına yol açan hekimin tedavi kusurundan sorumluluğu; uzman
hekime ilişkin standarda aykırı olan ya da farklı bir anlatımla, tıp biliminin verilerine
göre gerekli tüm özenin gösterilmediği her şekildeki tıbbi müdahaledir 30 . Bu halde
hekimin hareketinin icrai veya ihmali bir nitelikte olması bir önem taşımamaktadır
hatta hekimin tedavi sırasında verdiği hatalı kararlar dışında sonrasında verdiği hatalı
kararlar ve hatta hekimin verdiği ilaçlara ilişkin özen yükümlülüğünü ihlal etmesi de
tedavi kusuru ve hatası kapsamına 31 girmektedir.
C. Tedavi Sonrası Yükümlülüklerin İhlali
Hekimin tıbbi müdahalelerde geçerli olan özen yükümlülüğü tedavi sonrası da
devam etmektedir. Uygulamada hasta üzerinde kullanılan tedavi amaçlı tıbbi cihazın
yan etkisinin veya riskinin sonradan anlaşıldığı hallerde, hekimin hastaya ulaşarak
onu bilgilendirmesi gerektiği kabul edilmektedir 32 .
Hekimin tedavi sonrası devam eden yükümlülükleri; tedavi sonrasına ilişkin
tavsiye ve uyarılarda bulunmak ( belirtmek gerekir ki bu yükümlülük ihlal
edildiğinde tıbbi uygulama hatası ortaya çıkmaktadır ), tıbbi müdahale sonrası tespit
edilen tehlike ve risklere karşı uyarmak, tedavi sonrasında da hastayı gözetim altında
bulundurmak 33 şeklinde sayılabilir.
D. Organizasyon Kusuru
30 Hakeri, s. 263.
31 Hakeri, s. 263; Savaş, s. 49-50.
32 Hakeri, s. 269.
33 Hakeri, s. 270.
12
Bu kusur türünün atfedildiği “organizasyon” kavramından öncelikli olarak
devlet veya özel sektör hastaneleri anlaşılmaktadır. Kısaca denilebilir ki; devlet
hastanesi de olsa özel hastane de olsa 34 bu hastanelerde gerçekleştirilen tıbbi
müdahalelerden birinci derecede hastane yönetimi sorumlu olmaktadır 35 .
Danıştay’ın hastanelerin sorumluluğuna ilişkin prensipleri ortaya koyduğu
karar 36 ise şu şekildedir: “halkın sağlık hizmetlerini yürütmekle görevli olan idare,
hastanelerde yapılacak tedavilerin ve cerrahi müdahalelerin tıbbi esaslarına uygun
bir biçimde, hizmetin gerektirdiği yeterliğe sahip personelle ve gerekli dikkat ve özen
gösterilerek yapılmasını sağlamakla yükümlüdür.”
Aranan tıbbi yeterliliğe sahip olmayan personeli görevlendiren ya da yeterli
miktarda personel ve hekim bulundurmayan başhekimliğin sorumluluğun ortaya
çıktığını belirtmek gerekir 37
Hastane yönetiminin, somut organizasyon yükümlülükleri olduğu gibi
akdettikleri sözleşmelerden kaynaklanan yükümlülükleri de bulunmaktadır. Buna
bağlı olarak hastayı tedavi borcu ve yükümlülüğü ilk ve en önemli olanıdır
devamında ise hastane bakımı, hastayı bilgilendirme, sadakat ve özen borcu, kayıt
tutma yükümlülüğü ve sır saklama gibi yükümlülükleri bulunmaktadır 38 .
Nihayet belirtmek gerekir ki hastanelerde sağlık hizmetinin sağlandığı
koşulların belirli bir standardının olması gerekmektedir. Bu standart ise tüm ülke
genelinde bakıldığında “tek standart” olarak kabul edilmekte ve hastanın
korunmasına yönelik hizmetlerde organizasyonun ( hastanenin ) yükümlülüklerini
ihlali “uygulama hatası” olarak kabul edilebilmektedir 39 .
34 Deryal, s. 205-208.
35 Hakeri, s. 271.
36 Hakeri, s. 271.
37 Ateş, s. 206.
38 Hakeri, s. 271.
39 Hakeri, s. 271; “Sistem Kaynaklı Hatalar” adlı üst başlığı altında tüm bir sağlık sistemi
içerisinde yer alan kurum ve sağlık çalışanlarının hizmet sunarken meydana gelen hatalardan
çerçeve sorumluluğu bulunmaktadır. Bunun için bkz.: Savaş, 51-52.
13
E. Üstlenme Kusurundan Doğan Hata
Hekim, hastayı tedavi etmeden önce yeterli bilgi, tecrübe ve birikime sahip
olup olmadığını değerlendirmelidir. Eğer hekim hata açısından yeterli seviyede
kendini görmüyorsa bu halde farklı doktorlara danışması veya hastayı farklı uzman
bir doktor ya da hastaneye yönlendirmelidir 40 . Hekimin kendi uzmanlık yetkisini aşıp
yukarıdaki yönlendirmeleri yapmayıp, yeterli bilgiye sahip olmadığı veya
tecrübesizliğine rağmen tıbbi müdahalede bulunduğu durumda “üstlenme kusuru” 41
ortaya çıkmaktadır.
Söz konusu üstlenme kusuru ve buna bağlı uygulama hatası özellikle
hekimlerin bilgi ve tecrübesiyle yapılması gereken tıbbi müdahalelerin asistan veya
intern hekimlere yaptırtıldığı durumlarda ortaya çıkabilmektedir. İntern ve asistan
hekimler yeterli tecrübeye ve birikime sahip değildirler bu yüzden hekimin yapması
gereken müdahale veya faaliyetleri yapamazlar 42 . Bu halde, ancak uzman bir hekimin
gözetimi ve denetimi altında, uzman hekimce verilen görevleri yerine
getirebileceklerdir 43 . Burada Kıdemsiz doktorlarında, uygulamada, bazı önemli
hastalıklarda bilgi sahibi ya da tecrübe sahibi olmadıkları, dolayısıyla tıbbi uygulama
hatalarını yapabildikleri görülmektedir 44 . Bu tür durumlarda zaman içerisinde
onlardan bilgi ve tecrübelerini arttırmaları beklenmekte 45 . Eğer tüm gayretlerine
rağmen karşılarına çıkan vaka hakkında bilgi ve tecrübeye sahip bulunmuyorlarsa da
yukarıda ifade edilen “yönlendirmeye” başvurmaları gerekmektedir.
İKİNCİ BÖLÜM
HEKİMİN MALPRAKTİSTEN DOĞAN HUKUKİ SORUMLULUĞU
40 Hakeri, s. 278.
41 Hakeri, s. 278.
42 Hakeri, s. 278-279.
43 Hakeri, s. 279
44 Savaş, s. 50.
45 Savaş, s. 50.
14
I. GENEL OLARAK HUKUKİ SORUMLULUK
Burada belirtmek gerekir ki hekimin sorumluluğu birden fazla kanunda
karşılığını bulmakta ve yaptığı tıbbi müdahale hatasının neticesinin sonuçlarının
meydana gelen alanın genişliği sebebiyle üç farklı sorumluluğu bulunmaktadır.
Bunlar; idari, hukuki ve cezai sorumluluklarıdır. Ancak biz çalışma alanımız ile
konuyu sınırlamak adına idari ve cezai sorumluluk konusuna girmeyeceğiz.
Çalışmamızın bu bölümü hekimin hukuki sorumluluğu ile sınırlıdır.
Hekim kasten veya ihmali davranışı sebebiyle hastayı bir zarara uğrattığı
durumda cezai anlamda sorumlu olmasa dahi hukuki sorumluluğu doğmaktadır 46 .
Burada hekimin hukuki sorumluluğuna BK hükümleri uygulanmaktadır ancak
hekimin faaliyetine veya içerisinde bulunduğu hukuki ilişkiye veya duruma göre
farklı maddelere gidilmektedir. Buna göre; BK’nun haksız fiile ( m. 49 vd. ) veya
eğer bir sözleşme ilişkisinden kaynaklanıyorsa da, hasta ile hekim arasındaki hukuki
ilişkinin vekâlet sözleşmesi olduğu varsayımı ile uygun düştüğü oranda, BK’nun
vekâlet sözleşmesi ( m. 502 vd. ) hükümlerine gidilmektedir 47 . Tabii bu durumda
hekim ile hasta arasındaki akdi ilişki adına yapılacak yoruma göre başvurulacak ilgili
hükümler değişecektir.
Ayrıca belirtmek gerekir ki hekimin mesleğini icra ederken uyması gereken
kurallara ve tıbbi standartlara uygun davranmaması sonucunda da sağlık hizmetinin
sunumu “ayıplı ifa” sayılmaktadır 48 .
II. HEKİMİN HAKSIZ FİİL SORUMLULUĞU
46 Ateş, 203; Anglo-Amerikan hukuk sisteminde malpraktisten doğan sorumluluk alanında
genel kabul gören William S. Prosser’ın görüşü ya da kısaca Prosserian görüşü için bkz.:
Zipursky C. B., “Legal Malpractice and the Structure of Negligence Law”, Fordham L. Review,
Vol. 67, Issue 2, Article 13, 1998, s. 649-668.
47 Deryal, s. 387-388; Ateş, 203; Günday, s. 34-35; Tuğcu, H., C. Yorulmaz, S. Koç,
“Hekim Sorumluluğu ve Tıbbi Malpraktis” [ Elektronik Sürüm ],
Klinik Gelişim Adli Tıp Özel Sayısı, Cilt 22, 2009:
www.klinikgelisim.org.tr/eskisayi/klinik_2009_22/02.pdf/ Erişim: 06.05.2014, s. 8.
48 Deryal, s. 389.
15
Hekimin ortaya çıkan sorumluluklarından birinin de haksız fiil sorumluluğu
olduğunu belirtmiştik buna göre BK m. 49’da yapılan tanıma gitmek gerekmektedir.
Doktrindeki genel tanımı; haksız fiil, hukuk düzeninin izin vermediği ve hoş
karşılamadığı zarar verici eylem ve davranışlardır 49 .
Zarar veren fail ( hekim ) ile zarara uğrayan mağdur ( hasta ) arasında meydana
gelen haksız fiil sonucu aynı zamanda bir “borç ilişkisi” doğmaktadır ve bu sebeple
haksız fiiller bu durumda borç ilişkisinin kaynağı olmaktadır. Bu halde fail ( hekim )
“borçlu”, mağdur ( hasta ) “alacaklı” konumuna gelmektedir 50 .
Borçlar Kanunu 49’uncu maddeden bir fiilin hangi unsurları taşıdığında
“haksız fiil” olarak nitelendirileceği belirtilmiştir. Buna göre; “Kusurlu ve hukuka
aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür.” Bu tanıma
göre; fiilin haksız fiil olarak nitelendirilebilmesi için dört unsur gereklidir: Hukuka
aykırı fiil, kusur, zarar ve nedensellik/illiyet bağı.
Hekimin yaptığı tıbbi müdahale ve tedavi sonucunda hastada meydana gelen
zararın hekimin tıbbi kusurundan kaynaklandığı durumlarda 51 haksız fiilden
sorumluluğu ortaya çıkmaktadır. Buradaki tıbbi kusur; “günün koşullarına göre, tıp
bilimince kabul edilmiş, tıbbi uygulama standartları düzeyinde normal bilgi, beceri,
dikkat ve özene sahip olan hekimin yapması gereken davranışları yapmamasıdır 52 ”.
Pek tabiidir ki buradaki tıbbi kusuru belirleme görevi hasta ile yakınlarının
görüşlerini alarak değerlendirme yapan ve olayı araştıran bilirkişinin görevidir 53 .
Hekimin kusuru; kast ( hukuka aykırı sonucu bilerek istenildiği durum ), ağır
ihmal ( hekimin almasının beklenildiği tedbirlerin alınmaması ), hafif ihmal ( dikkatli
ve tecrübeli bir uzman hekimden beklenilen tedbirlerin alınmaması ) şeklindeki
seviyelerde gerçekleşebilir 54 . Hekimin sorumluluğunun doğması için aynı zamanda
49 Akıntürk, T., D. A. Karaman, Borçlar Hukuku – Genel Hükümler – Özel Borç İlişkileri,
- Baskı, Beta Basım, İstanbul, 2013, s. 87; Altun, G., A. C. Yorulmaz, “Yasal Değişiklikler
Sonrası Hekim Sorumluluğu ve Malpraktis”, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi,
Cilt 27 ( 1 ), 2010, s. 8.
50 Akıntürk, s. 87.
51 Ateş, s. 204.
52 Ateş, s. 204.
53 Ateş, s. 204; http://www.avrupahukuk.com/ Erişim: 06.05.2014.
16
hasta üzerinde maddi ( sakatlanma veya ölüm ) veya manevi zararın doğmuş olması
gerekmektedir 55 . Fikrimizce; maddi zararın doğduğu vakaların çok büyük bir
bölümünde, maddi zarardan kaynaklanacak şekilde, manevi zararlarda maddi zarar
ile birlikte ortaya çıkmaktadır. Bu sebeple maddi ve manevi zararı birlikte aramak
daha uygun görünmektedir.
Sadece hekimin değil, sağlık personelinin/çalışanının eylemi ile zararlı
sonucun meydana gelmesi arasında bilimsel ve makul bir açıdan bağlantının
kurulabildiği durumlarda hukuka aykırı fiil ile zararlı sonuç arasındaki uygun
nedensellik bağıda kurulabilmektedir 56 . Tabii burada belirmek gerekir ki hukuk
davalarında, sorumluluk çok daha geniş iken ceza davalarında sorumluluk daha
sınırlıdır. Bu durum illiyet bağının genişliği şeklinde yorumlanmaktadır 57 .
III. HEKİMİN AKDİ SORUMLULUĞU
Hekimin bir diğer sorumluluğu ise hasta ile arasındaki sözleşmeden
kaynaklanmaktadır. Hastanın vücut bütünlüğüne karşı yapılan her türlü müdahalede
zararlı sonuç doğduğu halde haksız fiil ortaya çıkmaktadır ancak bu tür durumlarda
hasta ile hekim arasındaki sözleşmeye de aykırı davranılabilmekte ve bundan dolayı
da hekimin sorumluluğu ortaya çıkmaktadır 58 .
Hekimin birden fazla tazminat nedeni/sebebi oluşturacak sorumluluğu
bulunduğu hallerde BK m. 60’a gitmemiz gerekir. Bu maddeye göre: “Bir kişinin
sorumluluğu, birden çok sebebe dayandırılabiliyorsa hâkim, zarar gören aksini
istemiş olmadıkça veya kanunda aksi öngörülmedikçe, zarar görene en iyi giderim
imkânı sağlayan sorumluluk sebebine göre karar verir.” Bu maddeye göre hâkimin
zarar gören açısından, “en tazmin edici” olan sorumluluğun ortaya koyduğu tazminat
davasının miktarına göre karar vermesi gerekmektedir.
54 Deryal, s. 387; Altun, s. 8.
55 Deryal, s. 388.
56 Deryal, s. 388; Günday, s. 35; Ateş, s. 203.
57 Ateş, s. 203.
58 Hakeri, s. 282.
17
Daha öncede ifade ettiğimiz şekilde hekim ile hasta arasındaki ilişki; vekâlet
sözleşmesi şeklinde yorumlanabilmektedir. Nitekim Yargıtay’ın da benzer yönde
kararları vardır 59 . Bu kararlardan birine göre; “Gerçekten de mesleki bir iş gören;
doktor olan vekilden, ona güvenen müvekkil titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini
beklemekte haklıdır. Titiz, özen göstermeyen bir vekil, EBK m. 394/1 ( YBK m. 506/2
ve 3’üncü fıkralar ) uyarınca vekâleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır” şeklinde
vekâlet sözleşmesinin Borçlar kanunundaki hükümlerine açıkça atıf yapmıştır. BK
506/3’te ise “vekilin benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin
göstermesi gereken” davranışın esas alınacağı belirtilmiştir.
506’ıncı maddeyi hasta-hekim ilişkisine ve aralarındaki vekâlet sözleşmesine
uyarladığımızda; hekimin vekâlet sözleşmesine göre vekillik görevini yerine
getirmesinde, tıp mesleğinin standartlarına ve bulunması gereken bilgi, donanım ve
tecrübeye sahip bir hekimin davranışları “esas” teşkil edecektir Yani buradaki esas,
ölçüt ya da standart; hekimler için belirlenen tıbbi standarttır 60 .
Belirtmek gerekir ki BK 116 gereğince kusur karinesi bağlı olarak ispat külfeti
borçlu olan hekim üzerinde oluşmakta ve “kendisine hiçbir kusurun
yüklenemeyeceğini” ispat etmedikçe, hastanın hekimin tıbbi müdahalesi sonucu
uğradığı zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu belirtilmektedir.
IV. HEKİMİN TIBBİ SORUMLULUĞUNUN KALDIRILMASINA
İLİŞKİN ÖZEL DURUMLAR
A. Sorumsuzluk Anlaşması
59 Yargıtay 13 HD., 06.03.2003, 2002/13959-2380.
60 Deryal, s. 388-389.
18
Bu tür bir anlaşma, tarafların karşılıklı irade açıklamalarıyla kurulmaktadır.
Pek tabiidir ki bu tür bir anlaşma borçlu hekimin lehine, alacaklı hastanın ise
aleyhine olacaktır 61 .
Borçlar kanunu madde 115’ te doğrudan borçlu kişinin kendisinin ( hekim ),
madde 116’da ise yardımcı kişilerin ( hekim yardımcıları ) fiillerinden doğan
sorumluluğu düzenlenmiştir.
BK m. 115/1’e göre Hekimin ağır kusurundan dolayı sorumlu olmayacağına
ilişkin yaptığı sorumsuzluk anlaşmasının geçersiz olduğu belirtilmiştir. Ancak
hekimin hasta ile yaptığı sözleşme kapsamınca hafif ihmali veya kusurundan
sorumlu olmayacağına ilişkin anlaşmanın geçersiz sayılıp sayılmayacağına ilişkin
husus tartışmalıdır 62 . BK 115/3’ün lafzında; “uzmanlık gerektiren bir hizmet, meslek
veya sanat ancak kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle
yürütülebiliyorsa, borçlunun ( hekimin ) hafif kusurundan sorumlu olmayacağına
ilişkin önceden yapılan anlaşma kesin olarak hükümsüzdür” denilmektedir. Hekimlik
mesleğinin de uzmanlık gerektiren ve belli bazı kriterleri sağlayan kişilerin belli bir
izinle yürütebildikleri bir meslek olduğu düşünülürse bu düzenlemeye tam uyduğu
görülmektedir. Buna göre hekimlerin hafif kusurlarından sorumlu olmayacaklarına
ilişkin önceden yaptıkları anlaşma “kesin geçersiz” olacaktır.
Hastanın vücut bütünlüğünü ve haklarını koruyan bir düzenleme olsa da tedavi
amaçlı olmayan estetik ameliyatlara – ki bu tür ameliyatları hukuki niteliği de
tartışılabilir ve belki eser sözleşmesi olduğu ifade edilebilir – ilişkin olarak bu tür
müdahalelerin temelinde tedavi veya tıbbi bir amacın bulunmaması, karşı tarafın
güzelleşme amacı taşıması ve hekimin iradesinin değil hastanın iradesinin belirleyici
olduğu ameliyatlar olması sebebiyle hekimin hafif kusurundan geçerli olmayacağına
ilişkin sözleşmeye geçerlilik verilebilirdi. Aynı durum diş hekimlerinin protez
yapımları ( nitelik olarak eser sözleşmesi denilebilir ) sırasında hafif kusurları
nedeniyle meydana gelen zarardan doğan sorumluluklarına yönelik de kabul
61 Ateş, s. 231.
62 Ateş, s. 232.
19
edilebilirdi 63 . Ancak BK m. 115/3’ü birebir uygulayacak olursak; izin verilmesi
gereken ve uzmanlık gerektiren ameliyat türü olması sebebiyle lafzi olarak, estetik
ameliyatlarda bu madde kapsamında değerlendirilecektir ve dolayısıyla hekimin hafif
kusuruna ilişkin yapacağı sorumsuzluk anlaşması burada da kesin geçersiz olacaktır.
Hekimin yanında ifa yardımcısı olan ya da yardımcı kişilerin fiillerinden doğan
sorumluluğunu ilk bakışta madde 116/2 kapsamında sorumsuzluk anlaşması
yapabilir gibi görünse de madde 116/3’e göre; aynı 115/3’teki şartlar getirildiği için
hekimin yardımcı kişilerinin yaptığı fiillerden doğan sorumluluğunu bir sorumsuzluk
anlaşmasıyla bertaraf edemeyeceği anlaşılmaktadır.
B. Hastanın Rızası
Hekimim hastaya ilişkin uyguladığı tıbbi müdahaleyi hukuka uygun hale
getiren unsur “rızadır”. Rızanın ise ön şartı; aydınlatmadır 64 .
Anayasamızın 17. Maddesi; “tıbbi zorunluklar ve kanunda yazılı haller
dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi
deneylere tabi tutulamaz” şeklinde “rıza” şartının önemini ifade etmektedir.
1219 sayılı Tababet ve Şuabatı San’atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanun’un
70’inci maddesinde ise hekim ve diş hekimlerinin yapacakları tıbbi müdahale için
hastanın, eğer hasta küçükse onun veli veya vasisinin iznini alacakları belirtilmiştir.
Medeni Kanun ( MK ) madde 23/3’te de açıkça vücut bütünlüğüne yapılacak
müdahale öncesinde rızanın alınması gerektiği aksi halde kişilik haklarına yapılan
her türlü saldırının hukuka aykırı olduğu belirtilmiştir.
Kural olarak hekimin müdahalesinin bir yaralama sayılması nedeniyle hukuka
uygunluk koşullarının ( hastanın rızası ile birlikte ) varlığı ile birlikte hukuka uygun
hale gelmektedir. Bu durumda hekimin tıbbi müdahalelerinde hastanın rızasının daha
önemli bir konuma getirmektedir 65 .
63 Ateş, s. 233.
64 Hakeri, s. 159.
65 Hakeri, s. 159; Hakeri, H. “2. Uluslararası Türk-Alman Tıp Hukuku Sempozyumu”,
20
Daha önce de ifade ettiğimiz şekilde taraflar arasında bir sözleşme ilişkisi
olduğu için hastanın rızasının olmadığı durumlarda ( karşılıklı irade beyanı olmadığı
için ) sözleşme ilişkisinden de bahsetmek imkânsız hale gelecektir 66 .
Hastanın rızası ya da izni başlığı altında “varsayılan rızadan” da bahsedilmesi
gerekmektedir. Buna göre varsayılan rıza; tıbbi müdahaleyi yapan hekimin, hastanın
hukuksal yararına izinsiz/rızasız bir şekilde dokunduğu, ancak objektif ölçütlere göre
hastanın bu hallerde rızasının varsayılabildiği hallerdir 67 . Varsayılan rıza Biyotıp
sözleşmesi ( m. 9 ) ve 1994 tarihli Amsterdam Bildirgesinde de ( m. 3/3 ve 3/7 )
düzenlenmiştir.
C. Zorunluluk Durumu
Hekim bazı hallerde, hastanın zarara uğramasını engellemek adına ve insan
sağlığını korumak amacıyla ( üstün amaç ), yer ve zaman olarak uygun olmayan ya
da uzmanlığının olmadığı hallerde, hastaya tıbbi müdahalede bulunabilir. Hekimin
bu “kaçınılmaz” durumdaki tıbbi uygulaması, tıbbi müdahaleyi hukuka uygun hale
getirmektedir 68 . Buna Tıp hukukunda “zorla tıbbi müdahale” denmektedir ve bu
durumda hastanın rızası olup olmadığına bakılmamaktadır 69
Yukarıdaki tanımdan yola çıkarak hastanın sağlığına yönelik olmayan estetik
müdahalelerde zorunluluk halinden söz etmek ve kararlaştırılacak tazminattan
muhtemel bir indirime gitmek uygun düşmemektedir 70 .
Belirtmek gerekir ki hekimin uzmanlığına ve mesleki bilgi ve tecrübesine göre
hareket etmesi gerekmektedir. Hekim, mevcut durum hakkında yeterli bilgisi yoksa
sınırlı bir şekilde müdahale etmeli ya da acil bir durumun olmadığı halde hiç
Tıp Hukuku ve Tıp Etiği Derneği Bülteni, Yıl 1, Sayı 2, 2006, s. 25.
66 Hakeri, s. 160.
67 Hakeri, s. 185.
68 Ateş, s. 234.
69 Hakeri, s. 174.
70 Ateş, s. 234.
21
müdahale etmemelidir. Ayrıca belirtmek gerekir uzman bir hekimden yardım veya
onay almadan tıbbi müdahalede, eğer zorunlu bir durum da yoksa uzman olmayan bir
hekimin yaptığı müdahale, bu hekimin sorumluluğu ortadan kaldırmaz ve hekimin
kusura dayalı sorumluluğu ortaya çıkmaktadır 71 .
Hastanın zorunluluk durumunda tıbbi müdahale sonrası verdiği izin; geçmişe
etkili olmayacaktır, olsa olsa özel hukuk alanında hastanın tazminattan vazgeçtiği
şeklinde yorumlanabilir. Ayrıca hastanın yaşamının ve sağlığının acil müdahale
gerektiren bir tehlike altında bulunduğu durumlarda, hekimin tıbbi yardımdan
kaçınması hukuka aykırı olmaktadır 72 .
D. Hekimin Kusursuz Sorumluluğu
Hekimin bir kusuru olmaksızın doğan sorumluluğunu BK’nun ilgili
hükümlerinden ( m. 66 ve 69 ) çıkarabilmek mümkündür.
66’ıncı madde sebebiyle ( adam çalıştıranın sorumluluğu ) hekimin istihdam
eden olduğu durumda, yanında çalışanın ( yanında çalışan hekimin ) verilen görevi
yerine getirdiği sırada verdiği zararları gidermekle yükümlü olduğu belirtilmiştir. Bu
halde işveren hekimin sorumluluğu onun kusuruna dayanmamaktadır ancak işveren
hekim ile çalışan hekimin iç ilişkide, işveren hekimin zararı meydana getiren
çalışana rücu edebileceği belirtilmektedir 73 . 66/2’de işveren hekim, çalışan hekime
gerekli talimatı verirken gerekli özeni gösterdiğini ispat ettiği takdirde sorumlu
olmayacağı düzenlenmiştir.
Hekimin elindeki makine ve aletlerin yetersizliği nedeniyle meydana gelen
zarardan sorumluluğunu 74 da BK m. 69 çerçevesinde kusursuz sorumluluğun bir türü
olan “yapı malikinin” sorumluluğuna gidilebilmektedir.
71 Ateş, s. 234.
72 Ateş, s. 234; http://www.avrupahukuk.com/ Erişim: 06.05.2014.
73 Ateş, s. 255; http://www.avrupahukuk.com/ Erişim: 06.05.2014.
74 Ateş, s. 257.
22
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
HEKİMİN SORUMLULUĞUNUN ÖZEL HUKUKTAKİ SONUÇLARI
I. MADDİ TAZMİNAT
Belirtmek gerekir ki BK m. 114 gereğince; haksız fiil sorumluluğuna ilişkin
hükümler kıyasen sözleşmeye aykırılık hallerine de uygulanmaktadır.
Hastanın hatalı tıbbi müdahale nedeniyle uğradığı zararların başında maddi
zararlar gelmektedir. Bu tür zararı karşılamak amacıyla ödenecek olan tazminat ise
maddi tazminat olmaktadır 75 . Maddi tazminat “aynen tazmin” ya da “nakden tazmin”
şeklinde ödenebilmektedir 76 Hastanın hatalı tıbbi müdahale nedeniyle yapmak
75 Hakeri, s. 285.
23
zorunda kaldığı masraflar maddi tazminat tarafından karşılanacak harcamalardır.
Bunlara örnekler verecek olursak: Tedavi masrafları, rehabilitasyon ve ilaç
masrafları, çalışamama sebebiyle kaynaklanan zararlar ve kazanç kaybı, yapılan
tetkik ücretleri, yol masrafları 77 .
Hastanın öldüğü durumlarda, hastanın eşi, çocukları, anne ve babası destekten
yoksun kalma tazminatı isteyebilir. Hasta tedavi nedeniyle yaptığı giderleri
hekimden maddi tazminat olarak talep edemeyecektir çünkü bu giderler, davacı olan
hastanın iyileşmesi için zorunlu olarak yapılan giderlerdir. Ancak, hastanın
tedavisinin kamu kuruluşu bir hastanede yapılmayıp, özel hastanede yapıldığı
durumda hastanın tedavi masraflarına yönelik talebinin karşılanması gerektiği
belirtilmektedir 78 .
Hem sözleşmeden hem de haksız fiilden doğan maddi tazminat talebi açısından
BK m. 50/1’e göre zararın miktarını ispat yükü hastaya aittir. BK 50/2’ ye göre ise
gerçek zarar miktarının belirlenmesinin zorlaştığı durumda, hâkim olayların olağan
gidişatını ve zarar gören hastanın aldığı önlemleri de göz önünde tutarak, zarar
miktarını hakkaniyete uygun bir şekilde belirleyeceğini hükme bağlamıştır. Burada,
tazminat miktarı, hâkimin ilgili hükümlerdeki şartları gözeterek vereceği karara yani
hâkimin sınırlandırılmış takdir yetkisine bırakıldığı görülmektedir.
Vekâlet sözleşmesinden kaynaklanan sorumluluğa ya da hasta ile hekim
arasındaki ilişkiyi bir hizmet sözleşmesine dayandırdığımız ve tazminat talebine
gittiğimiz durumda ise vekilin ( hekimin işveren olmayıp, yaptığı hizmet neticesinde
işçi niteliğinde olduğu durumlar ) BK m. 400 çerçevesinde kusuruyla ( hafif kusur
da dâhildir ) verdiği her türlü zarardan sorumlu olacağı belirlenmiştir. Buna bağlı
olarak, hastanın tedavisini üstlenen hem hastane hem de hekim, hafif kusurlu olsalar
dahi, sorumlukları devam etmekte ve tazminat talep edilebilmektedir 79 .
76 Akıntürk, s. 92.
77 Hakeri, s. 285.
78 Hakeri, s. 286.
79 Hakeri, s. 286.
24
Olayın gelişimi göz önünde bulundurularak, özellikle de hekimin hafif kusurlu
olduğu durumlarda tazminat miktarından indirim yapılabileceği yönündedir. Ancak
Yargıtay’ın görüşü hekimin maddi zararın tümünden sorumlu tutulması gerektiği
aksi halde hukuka aykırılık olacağı yönündedir 80 .
BK m. 52’de zarar gören ( hasta ) zarar veren fiile razı olmuş veya zararın
doğması ya da artmasında etkili olduğu veyahut tazminat yükümlüsünün durumunu
ağırlaştırmışsa hâkimin tazminatı takdirine göre indirebileceği veya tamamen
kaldırabileceği düzenlenmiştir. Nihayet 52/2’ye göre; zarara hafif kusuru ile
sebebiyet veren hekimin tazminatı ödediğinde yoksulluğa düşecek olması ya da
hakkaniyet gereği, hâkimin tazminat miktarını indirebileceği belirtilmektedir.
II. MANEVİ TAZMİNAT
Hatalı tıbbi müdahaleler sonucu meydana gelen manevi zararları tazmin etmek
adına hâkimin belirleyeceği tazminata “manevi tazminat” denmektedir 81 . BK m.
56’da ilgilinin bedensel bütünlüğünün zedelendiği durumda ( cismani zarar ), hâkim
uygun miktardaki manevi tazminata hükmedebileceği belirtilmektedir.
BK 56/2’ de ise ağır derecedeki bedensel zarar veya ölüm halinde, zarar
görenin ( hastanın ) yakınlarına da uygun miktarda manevi tazminat ödenebileceği
ifade edilmiştir.
Manevi zarar, kişinin kişilik değerlerinde ve manevi değerlerinde meydana
gelen eksilme 82 veya zararı ifade etmektedir. Buna örnek olarak ise hastanın tıbbi
müdahale sonrası yaşama sevincinin ya da isteğinin azalması ya da müdahale
sırasında çektiği acıların sonrasına da etki etmesi verilebilir.
Belirtmek gerekir ki manevi tazminat, hukuki kaynağını yukarıda değinilen BK
m. 56 ve “kişilik haklarının zedelenmesi” başlığını taşıyan BK m. 58’den almaktadır.
Bu maddeler ise kaynağını esas olarak, MK m. 24’te kişilik haklarına yapılan
80 Hakeri, s. 286.
81 Hakeri, s. 287.
82 Hakeri, s. 287.
25
saldırıya karşı, zarar görenin hâkimden korunmasına ilişkin talebine yönelik
hükümden almaktadır.
Hâkime manevi tazminatın belirlenmesinde takdir yetkisi verilmiş olması
sebebiyle hâkimin bu takdir yetkisini kullanırken MK m. 4’e göre hukuka ve
hakkaniyete uygun ( adaletli şekilde ) şekilde karar vermesi gerekir.
III. ZAMANAŞIMI
BK m. 147 gereğince hasta ile hekim arasındaki vekâlet sözleşmesi ilişkisinden
doğan tazminat taleplerinin tabi olacağı zamanaşımı süresi 5 yıldır ve bu süre zararın
hasta veya yakınlarının tarafından öğrenildiği tarihten itibaren başlamaktadır.
BK m. 72 gereğince tazminat talebinin hekimin haksız fiil sorumluluğundan
kaynaklandığı hallerde farklı bir zamanaşımı işleyecektir. Buna göre: “Tazminat
talebi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak
iki yılın ve herhalde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle
zamanaşımına uğrar.” Ayrıca aynı maddenin devamında mevcut haksız fiile ilişkin
ceza kanunlarında daha uzun bir zamanaşımı öngörülmüşse o ceza kanunundaki
zamanaşımının uygulanacağı belirtilmiştir.
BK m. 66 yani adam çalıştıranın sorumluluğu çerçevesinde hekim ve özel
sağlık kuruluşu ( özel hastane – poliklinik ) aleyhine dava açıldığında zamanaşımı
için ( BK m. 72 ve 146 çerçevesince ) 2 ve 10 yıllık sürelere gidilecektir.
Hastanın zararı ve yükümlüyü öğrendiği tarihten itibaren işleyen süreleri
karşılaştırdığımızda, hastanın sözleşmeye dayanarak tazminat talebinde bulunması, 5
yıllık zamanaşımı süresi dikkate alındığında, daha lehinedir 83 .
83 Hakeri, s. 289.
26
Ayrıca belirtmek gerekir ki zamanaşımına ilişkin itiraz, bir ilk itirazdır ve on
günlük cevap süresi içerisinde ileri sürülüp, olayın esasına girmeden önce hâkim
tarafından incelenir ve karara bağlanır 84 .
SONUÇ
Hekimin sorumluluğuna ilişkin iç hukuktaki ve uluslararası hukuktaki
düzenlemeler baktığımızda gerek sorumluluğunun sınırı gerekse uygulama açısından
hasta haklarının öncelikli olduğunu görmekteyiz. Bu açıdan isabetlidir denilebilir
çünkü hekim her ne kadar tedavi amacıyla da olsa hastaya yaptığı tıbbi müdahale ile
onun vücut bütünlüğüne de müdahale etmektedir. Aynı zamanda hekimlik
mesleğinin icra edilirken yüksek özen ve dikkate gerektiren bir meslek olduğunun ve
tıbbi müdahalede bulunan hekimin tıbbi standardı yakalaması gerekmektedir.
İç hukukta eksiklik olarak söylenebilecek iki durumdan ilki; hasta haklarının
bir “yönetmelik” ile düzenlenmesinin hasta haklarının güvenceye alınması açısından
84 Hakeri, s. 290.
27
yetersiz olduğu ve hastaya ilişkin haklara uluslararası düzenlemelerde bu kadar önem
verilirken en azından iç hukukumuzda da “kanun” seviyesinde düzenlenmesi
gerektiğidir. İkinci eksiklik olarak göze çarpan durum ise; 2002 yılında tasarısı
tamamlanan tıbbi hizmetlerin kötü uygulanmasına ilişkin kanunun hala daha
kanunlaşamamış ve tasarıdan öteye gidememiş olmasıdır. Açıkçası buradaki eksiklik
her ne kadar genel kanun olan Borçlar Kanunu ile gideriliyor olsa da Borçlar
kanununun her ilgili hükmünü farklı veya tipik olmayan tıbbi müdahale hatası
türlerine uyarlamak mümkün olmayabilir. Burada belirtmek gerekir ki günümüzün
en dinamik ve gelişen alanlardan biri olan tıpta, hekimlerin hatalı tıbbi
müdahalelerinin çok fazla çeşidi olduğu ve bu çeşitlerin gelecekte daha da çok
artabileceği düşünüldüğünde, malpraktise ilişkin özel bir kanunun düzenlenmesi
kaçınılmaz hale gelmektedir.
KAYNAKÇA
2002/13959 esas ve 2003/2380 karar numaralı 06.03.2003 tarihli Yargıtay 13.
Hukuk Dairesi’nin vermiş olduğu “doktorun vekâlet sözleşmesi kapsamındaki
sorumluluğu”:www.istanbulbarosu.org.tr/yayinlar/BaroDergileri/…/ibd200623yhd13.
p…/ Erişim: 05.05.2014.
AKINTÜRK, Turgut, Derya Ateş KARAMAN, Borçlar Hukuku – Genel
Hükümler – Özel Borç İlişkileri, 21. Baskı, Beta Basım, İstanbul, 2013.
28
ALTUN, Gürcan, Abdullah Coşkun YORULMAZ, “Yasal Değişiklikler
Sonrası Hekim Sorumluluğu ve Malpraktis”, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi
Dergisi, Cilt 27 ( 1 ), 2010.
ATEŞ, Turhan, Hekimlerin Hukuki ve Cezai Sorumlulukları, 3. Baskı, Nobel
Matbaacılık, İstanbul, 2012.
DERYAL, Yahya, Sağlık Hukuku Problemleri, Birinci Baskı, Seçkin
Yayıncılık, 2012.
GRIFFIN, Simon, 10 Horrible Cases Of Medical Malpractice, Listverse (
Health ), 29.05.2013: http://listverse.com/2013/05/29/10-horrible-cases-of-medical-
malpractice/ Erişim: 04.05.2014.
GÜLAN, Aydın, “Tıp Hukuku Açısından Hasta ve Hekim Hakları”, ANKEM
Dergisi, Cilt 20, Sayı Ek 2, İstanbul, 2006.
GÜNDAY, Rezzan, Tıbbi Müdahale ve Tedavide Malpraktisten Doğan Hukuki
Sorumluluk, Birinci Baskı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2012.
HAKERİ, Hakan, “2. Uluslararası Türk-Alman Tıp Hukuku Sempozyumu”,
Tıp Hukuku ve Tıp Etiği Derneği Bülteni, Yıl 1, Sayı 2, 2006.
HAKERİ, Hakan, Tıp Hukuku El Kitabı, 6. Baskı, Seçkin Yayıncılık, İstanbul,
2013.
KÖK, Nezih Ahmet, Mustafa GÜLER, Semra ÇALANGU, “Hekimlikte
Malpraktis”, ANKEM Dergisi, Cilt: 17, No: 4, 2003.
“Medical Malpractice: An Overview” [ Elektronik Sürüm ], National Medical
Consultants:http://www.nationalmedicalconsultants.com/MedOverview.aspx/
Erişim: 03.05.2014.
SAVAŞ, Halide, Yargıya Yansıyan Tıbbi Müdahale Hataları, Genişletilmiş 3.
Baskı, Seçkin Yayıncılık, Ankara, 2013.
29
“Tıbbi Uygulama Hatalarına Yönelik Yapılacak Düzenlemede Bulunması
Gereken Temel Yaklaşımlar” [ Elektronik Sürüm ], Türk Tabipleri Birliği, 2009:
http://www.ttb.org.tr/index.php/Yazismalar/053-2009-1396.html/ Erişim:05.05.2014.
TUĞCU, Harun, Coşkun YORULMAZ, Sermet KOÇ, “Hekim Sorumluluğu
ve Tıbbi Malpraktis” [ Elektronik Sürüm ], Klinik Gelişim Adli Tıp Özel Sayısı, Cilt
22, 2009: www.klinikgelisim.org.tr/eskisayi/klinik_2009_22/02.pdf/ Erişim:
06.05.2014
ZIPURSKY, C. Benjamin, “Legal Malpractice and the Structure of Negligence
Law”, Fordham L. Review, Vol. 67, Issue 2, Article 13, 1998.
DİĞER KAYNAKLAR
Avrupa Hukuk: http://www.avrupahukuk.com/malpraktis-yanlis-tedavi-ve-
hekimin-sorumlulugu-davalari/ Erişim: 05.05.2014
TTB ( Türkiye Tabipler Birliği ):
http://www.ttb.org.tr/mevzuat/index.php?option=com_content&task=view&id
=65&Itemid=31/ Erişim: 05.05.2014.
World Medical Association Statement on Medical Malpractice:
http://www.wma.net/en/30publications/10policies/20archives/m2/ Erişim:
05.05.2014.
30
MALPRAKTİS HUKUKU: HAKLAR, SORUMLULUKLAR VE UYGULAMA
1. GİRİŞ
Malpraktis hukuku, özellikle sağlık, hukuk, mühendislik ve benzeri profesyonel alanlarda meslek mensuplarının mesleklerini yerine getirirken yaptıkları hatalar veya ihmal sonucunda ortaya çıkan zararlarla ilgilenen hukuk dalıdır. En yaygın olarak sağlık sektöründe karşımıza çıkan malpraktis, profesyonel hizmet sunan kişinin standartlara uygun davranmaması sonucu oluşan zararları kapsar.
2. MALPRAKTİSİN TANIMI VE KAPSAMI
“Malpraktis” terimi, mesleki ihmalkarlık ya da profesyonel hatayı ifade eder. Sağlık alanında, doktorun, hemşirenin ya da sağlık çalışanının mesleki standartlara aykırı davranışı sonucunda hastaya zarar verilmesi malpraktis örneğidir. Ancak malpraktis sadece sağlıkla sınırlı olmayıp, avukatların, mühendislerin, mimarların da meslek hatalarını kapsar.
3. MALPRAKTİS HUKUKUNUN TEMELİ
Malpraktis hukukunun temelinde iki ana unsur vardır:
- Mesleki standartlara aykırılık: Uzman kişinin genel kabul görmüş standartlara uymaması
- Zararın doğması: Bu ihmal sonucu müşteri veya hastanın zarar görmesi
Hukuken bir malpraktis iddiası için, ihmal ve zarar arasında nedensellik bağının kurulması zorunludur.
4. MALPRAKTİSİN TÜRLERİ
- İhmalkarlık (Negligence): Özen gösterilmemesi sonucu hata yapılması
- Yetersiz Bilgilendirme: Hastanın ya da müvekkilin yeterince bilgilendirilmemesi
- Yanlış Tedavi ya da Hizmet: Yanlış teşhis veya hatalı uygulama
- Sözleşme İhlali: Mesleki sözleşmenin gerektirdiği hizmetin tam ve doğru yapılmaması
5. MALPRAKTİSTE HUKUKİ SORUMLULUK
Malpraktis durumunda meslek mensubu hem ceza hukuku hem de tazminat hukuku kapsamında sorumlu tutulabilir:
- Ceza Sorumluluğu: Taksirle veya kastla zarar verilmesi durumunda, Türk Ceza Kanunu kapsamında cezai yaptırımlar uygulanabilir.
- Maddi ve Manevi Tazminat: Zarar gören kişi, uğradığı maddi kayıplar ve manevi zararlar için tazminat talebinde bulunabilir.
6. MALPRAKTİS DAVALARINDA ÖNEMLİ HUSUSLAR
- Delil ve Uzman Görüşü: Malpraktis davalarında genellikle tıp ya da ilgili uzmanlık alanı raporları belirleyici olur.
- İyi Niyet ve Bilgilendirme: Meslek mensubunun hastayı/müvekkili bilgilendirmesi, rıza alması savunma açısından önem taşır.
- Süre Sınırlamaları: Malpraktis davalarında zamanaşımı sürelerine dikkat edilmelidir.
7. MALPRAKTİSTEN KORUNMA YOLLARI
- Mesleki standartlara uygun hareket etmek
- Yeterli ve açık bilgilendirme yapmak
- Kayıt tutmak ve belgeleri düzenli arşivlemek
- Sürekli mesleki gelişim ve eğitim
- Malpraktis sigortası yaptırmak
8. SONUÇ
Malpraktis hukuku, hem profesyonellerin hem de hizmet alan kişilerin haklarını korumaya yöneliktir. Profesyoneller, mesleklerini etik ve standartlara uygun yerine getirmeli; zarar görenler ise hukuki yollarla haklarını aramalıdır. Bu süreçte doğru hukuki destek almak, hak kayıplarını önlemede kritik öneme sahiptir.
Hukuk büromuz, malpraktis hukuku alanında danışmanlık, dava takibi ve tazminat taleplerinde müvekkillerine profesyonel destek sağlamaktadır.